Hepimizin pek çok duygusu var. Zaman zaman onlarla ne yapacağımızı bilemiyoruz. Duygularla ne yapacağımızı bilmek duygusal açıdan zeki, kendine şefkat gösteren ve dayanıklı insanlar olmamıza yardımcı oluyor (Uyanık ve Çevik, 2020).
Bu beceri de diğer pek çok beceri gibi küçük yaşta gelişmeye başlıyor. O yüzden duygularla ilgili bazı temel bilgileri çocuklara da öğretmek akıllıca oluyor! Peki nasıl? Gelin bu bilgilere birlikte bakalım.
1. Duygular bize bilgi verir.
Duygularımıza dikkat etmek, yaşadıklarımızı anlamlandırmamıza ve tepkilerimizi sağlıklı bir şekilde yönetmemize yardımcı olur. Bu noktada çocukların öğrenmesini istediğimiz iki şey var:
-Herkesin duyguları vardır.
-Duygular davranışlarımızı yönlendirebilir.
Örneğin, bir çocuk kardeşinin legolardan yaptığı kulesini devirir ve arkasında perişan bir kardeş bırakarak odadan dışarı fırlarsa, onunla konuşmak ve davranışlarını eylemleriyle ilişkilendirmek önemlidir.
Sakinleşip konuşmaya hazır olduğunda, ki bu biraz zaman alabilir, bir yetişkin yanına oturabilir ve şunları sorabilir:
“Legoları devirmeden önce ne hissediyordun?
Bunu vücudunun neresinde hissettin? Yumruklarında mı? Midende mi?
Böyle hissettiğini nasıl anladın?”
Daha sonra konuşmayı, hepimizin duyguları olduğu ve duyguların aslında bize bir şeyler anlattığı fikrine doğru ilerletebilirsiniz. Duygular, aynı zamanda davranışlarımızı da yönlendirir. Dolayısıyla bir dahaki sefere bu duyguyu vücudunda hissetmeye başladığında neleri farklı yapabileceğini sormak da önemlidir.
2. Her duygu kabul.
Üzüntü, öfke, korku gibi rahatsız edici duyguları olumsuz olarak tanımlar ve ortadan kaldırmak isteriz. Bu yüzden, bu rahatsız edici deneyimleri bazen sağlıklı yollarla (egzersiz, terapi veya arkadaşlarla konuşmak) bazen de pek sağlıklı olmayan yollarla (madde kullanımı veya risk alma davranışı) mümkün olduğunca çabuk atlatmaya çalışırız. Çoğu zaman amacımız, bu duyguları ortadan kaldırmak ve onları mümkün olan en kısa sürede daha olumlu duygularla değiştirmektir. Ancak hatırlamamız gereken bir şey var ki ne kadar rahatsız edici olursa olsun her duygu kabul edilebilirdir! Rahatsız edici duygularla kalmayı öğrenebilirsek, onlardan bir şeyler de öğrenebiliriz.
Çocuklara aslında iyi niyetle söylediğimiz “Bu kadar abartacak bir şey yok” veya “Ağlamana gerek yok” cümleleri her ne kadar sakinleştirmeyi amaçlasa da çocuğa duygularının kabul görmediği ve geçiştirildiği mesajını verebilir.
Bunun yerine çocuğun tüm duygularını hissetmesine izin verebiliriz. En sevdiği oyuncağı kırıldığı için büyük bir kriz yaşadığında ağlayabilir. Böyle şeyler bir çocuk için dünyanın sonu gibi gelir ve bir yetişkinin “Şşşt… sorun değil” demesi rahatlatıcı değildir. Bunun yerine yetişkin, üzüntüsü, öfkesi veya korkusu içinde çocuğun yanında oturup şöyle diyebilir: “Üzgün olduğunu anlıyorum./Bu kadar üzgün olmakta haklısın./ Gerçekten üzgün ve kızgın gözüküyorsun.” Bu gibi cümleler, hissettiği duygunun kabul gördüğünü ve herkesin zaman zaman bu duyguları hissettiği mesajını verir.
3. Duygular gelip geçicidir.
Gün boyu çeşitli duygular yaşarız. Önce uykulu, sonra heyecanlı, sonra endişeli, sonra gururlu, sonra üzgün, sonra yenilenmiş, sonra umutlu, sonra öfkeli, sonra hayal kırıklığına uğramış, sonra mutlu olabiliriz, ve sonra daha niceleri…
Bazılarımız her birkaç saniyede bir duygular arasında geçiş yapar! Küçük çocuklarsa bu duygular gelip geçici gibi hissetmezler de sanki sonsuza kadar kalacakmış gibi hissederler. Kızgın ya da üzgün bir çocuğun sanki dünyanın sonu geliyormuş ve bir daha asla neşe bulamayacakmış gibi davrandığını kaç kez gördünüz? Eminim hepiniz bir kez bunu deneyimlemişsinizdir. Bu, çoğunlukla siyah-beyaz tarzı düşünme sisteminden kaynaklanır.
Fakat, çocuklara duyguların gelip geçici olduğunu ve şu anda belirli bir şekilde hissetmelerinin sonsuza kadar böyle hissedecekleri anlamına gelmediğini öğretebiliriz.
Bunu çocuklara açıklamanın birçok yolu vardır; duygulardan bir hız treni gibi ya da duyguların gökyüzünden geçip giden bulutlar ve hava olayları gibi olduğundan bahsedebilirsiniz. Ya da sadece yürüyüşe çıkabilir, birkaç yoga pozu yapabilir veya duyguların içinden geçerken bedeni sakinleştirmenin bir yolunu bulabilirsiniz.
Duygular geçtikten sonra tekrar gözden geçirmek ve onlara, duygularımızın sonsuza dek ortalıkta kalacakmış gibi görünse de aslında öyle olmadığını hatırlatmak iyi bir fikirdir. Daha büyük çocuklar, bir dahaki sefere büyük bir duygu yaşadıklarında bakabilecekleri hatırlatıcıları kendileri için yazabilir veya çizebilirler.
Sonuç olarak bu üç ipucuyla çocuklar, yetişkinlikte onlara çok fayda sağlayacak, hayat boyu sürecek bir beceri olan duygularını nasıl yöneteceklerini anlamaya başlayabilirler.
Sevgiler,
Psk. & Uzm. Aile Danışmanı
İyem Çiftci
Kaynakça
Uyanık, N., Çevik, Ö. (2020). Öz-şefkat Gelişimde Bilişsel Formülasyonun Rolü. International Journal of Current Approaches in Language, Education and Social Sciences, 2(2), 660-674. https://doi.org/10.35452/caless.2020.35
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …
Hayal mi Gerçek mi? “Bugün okulda Üzüm ile çok güzel oynadıklarını söyledi fakat annesinden tesadüfen öğrendim ki Üzüm bugün okula bile gelmemiş. Yalan söylemeyi nerden öğrendi bu çocuk?” “Arkadaşıyla konuşurken benim kardeşim var, biz de onunla oynuyoruz dediğini duydum. Kardeşi bırakın kendinden küçük kuzeni bile yok ki …
Hepimizin pek çok duygusu var. Zaman zaman onlarla ne yapacağımızı bilemiyoruz. Duygularla ne yapacağımızı bilmek duygusal açıdan zeki, kendine şefkat gösteren ve dayanıklı insanlar olmamıza yardımcı oluyor (Uyanık ve Çevik, 2020).
Bu beceri de diğer pek çok beceri gibi küçük yaşta gelişmeye başlıyor. O yüzden duygularla ilgili bazı temel bilgileri çocuklara da öğretmek akıllıca oluyor! Peki nasıl? Gelin bu bilgilere birlikte bakalım.
1. Duygular bize bilgi verir.
Duygularımıza dikkat etmek, yaşadıklarımızı anlamlandırmamıza ve tepkilerimizi sağlıklı bir şekilde yönetmemize yardımcı olur. Bu noktada çocukların öğrenmesini istediğimiz iki şey var:
-Herkesin duyguları vardır.
-Duygular davranışlarımızı yönlendirebilir.
Örneğin, bir çocuk kardeşinin legolardan yaptığı kulesini devirir ve arkasında perişan bir kardeş bırakarak odadan dışarı fırlarsa, onunla konuşmak ve davranışlarını eylemleriyle ilişkilendirmek önemlidir.
Sakinleşip konuşmaya hazır olduğunda, ki bu biraz zaman alabilir, bir yetişkin yanına oturabilir ve şunları sorabilir:
“Legoları devirmeden önce ne hissediyordun?
Bunu vücudunun neresinde hissettin? Yumruklarında mı? Midende mi?
Böyle hissettiğini nasıl anladın?”
Daha sonra konuşmayı, hepimizin duyguları olduğu ve duyguların aslında bize bir şeyler anlattığı fikrine doğru ilerletebilirsiniz. Duygular, aynı zamanda davranışlarımızı da yönlendirir. Dolayısıyla bir dahaki sefere bu duyguyu vücudunda hissetmeye başladığında neleri farklı yapabileceğini sormak da önemlidir.
2. Her duygu kabul.
Üzüntü, öfke, korku gibi rahatsız edici duyguları olumsuz olarak tanımlar ve ortadan kaldırmak isteriz. Bu yüzden, bu rahatsız edici deneyimleri bazen sağlıklı yollarla (egzersiz, terapi veya arkadaşlarla konuşmak) bazen de pek sağlıklı olmayan yollarla (madde kullanımı veya risk alma davranışı) mümkün olduğunca çabuk atlatmaya çalışırız. Çoğu zaman amacımız, bu duyguları ortadan kaldırmak ve onları mümkün olan en kısa sürede daha olumlu duygularla değiştirmektir. Ancak hatırlamamız gereken bir şey var ki ne kadar rahatsız edici olursa olsun her duygu kabul edilebilirdir! Rahatsız edici duygularla kalmayı öğrenebilirsek, onlardan bir şeyler de öğrenebiliriz.
Çocuklara aslında iyi niyetle söylediğimiz “Bu kadar abartacak bir şey yok” veya “Ağlamana gerek yok” cümleleri her ne kadar sakinleştirmeyi amaçlasa da çocuğa duygularının kabul görmediği ve geçiştirildiği mesajını verebilir.
Bunun yerine çocuğun tüm duygularını hissetmesine izin verebiliriz. En sevdiği oyuncağı kırıldığı için büyük bir kriz yaşadığında ağlayabilir. Böyle şeyler bir çocuk için dünyanın sonu gibi gelir ve bir yetişkinin “Şşşt… sorun değil” demesi rahatlatıcı değildir. Bunun yerine yetişkin, üzüntüsü, öfkesi veya korkusu içinde çocuğun yanında oturup şöyle diyebilir: “Üzgün olduğunu anlıyorum./Bu kadar üzgün olmakta haklısın./ Gerçekten üzgün ve kızgın gözüküyorsun.” Bu gibi cümleler, hissettiği duygunun kabul gördüğünü ve herkesin zaman zaman bu duyguları hissettiği mesajını verir.
3. Duygular gelip geçicidir.
Gün boyu çeşitli duygular yaşarız. Önce uykulu, sonra heyecanlı, sonra endişeli, sonra gururlu, sonra üzgün, sonra yenilenmiş, sonra umutlu, sonra öfkeli, sonra hayal kırıklığına uğramış, sonra mutlu olabiliriz, ve sonra daha niceleri…
Bazılarımız her birkaç saniyede bir duygular arasında geçiş yapar! Küçük çocuklarsa bu duygular gelip geçici gibi hissetmezler de sanki sonsuza kadar kalacakmış gibi hissederler. Kızgın ya da üzgün bir çocuğun sanki dünyanın sonu geliyormuş ve bir daha asla neşe bulamayacakmış gibi davrandığını kaç kez gördünüz? Eminim hepiniz bir kez bunu deneyimlemişsinizdir. Bu, çoğunlukla siyah-beyaz tarzı düşünme sisteminden kaynaklanır.
Fakat, çocuklara duyguların gelip geçici olduğunu ve şu anda belirli bir şekilde hissetmelerinin sonsuza kadar böyle hissedecekleri anlamına gelmediğini öğretebiliriz.
Bunu çocuklara açıklamanın birçok yolu vardır; duygulardan bir hız treni gibi ya da duyguların gökyüzünden geçip giden bulutlar ve hava olayları gibi olduğundan bahsedebilirsiniz. Ya da sadece yürüyüşe çıkabilir, birkaç yoga pozu yapabilir veya duyguların içinden geçerken bedeni sakinleştirmenin bir yolunu bulabilirsiniz.
Duygular geçtikten sonra tekrar gözden geçirmek ve onlara, duygularımızın sonsuza dek ortalıkta kalacakmış gibi görünse de aslında öyle olmadığını hatırlatmak iyi bir fikirdir. Daha büyük çocuklar, bir dahaki sefere büyük bir duygu yaşadıklarında bakabilecekleri hatırlatıcıları kendileri için yazabilir veya çizebilirler.
Sonuç olarak bu üç ipucuyla çocuklar, yetişkinlikte onlara çok fayda sağlayacak, hayat boyu sürecek bir beceri olan duygularını nasıl yöneteceklerini anlamaya başlayabilirler.
Sevgiler,
Psk. & Uzm. Aile Danışmanı
İyem Çiftci
Kaynakça
Uyanık, N., Çevik, Ö. (2020). Öz-şefkat Gelişimde Bilişsel Formülasyonun Rolü. International Journal of Current Approaches in Language, Education and Social Sciences, 2(2), 660-674. https://doi.org/10.35452/caless.2020.35
Three Things To Teach Kids About Feelings.(2021, 13 Temmuz). Erişim adresi https://momentousinstitute.org/resources/three-things-to-teach-kids-about-feelings
Related Posts
Bağlanmada Oyunun Yeri
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …
Bağlanmada Oyunun Yeri
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …
Hayal mi Gerçek mi?
Hayal mi Gerçek mi? “Bugün okulda Üzüm ile çok güzel oynadıklarını söyledi fakat annesinden tesadüfen öğrendim ki Üzüm bugün okula bile gelmemiş. Yalan söylemeyi nerden öğrendi bu çocuk?” “Arkadaşıyla konuşurken benim kardeşim var, biz de onunla oynuyoruz dediğini duydum. Kardeşi bırakın kendinden küçük kuzeni bile yok ki …