“Bugün okulda Üzüm ile çok güzel oynadıklarını söyledi fakat annesinden tesadüfen öğrendim ki Üzüm bugün okula bile gelmemiş. Yalan söylemeyi nerden öğrendi bu çocuk?” “Arkadaşıyla konuşurken benim kardeşim var, biz de onunla oynuyoruz dediğini duydum. Kardeşi bırakın kendinden küçük kuzeni bile yok ki bu çocuğun etrafımızda…”
Bu cümleler ve niceleri ebeveynlerden dönem dönem duyduğum “Nerden çıktı şimdi bu yalan söylemek?” temalı ve bir sürü haklı endişe içeren cümleler.
Gelin, okul öncesi dönemde yalan söyleme neden olduğuna birlikte bakalım. Erken çocukluk döneminde yalan söyleme davranışı bir uyum sorunundan çok hayal gücünün dışavurumu olarak nitelendirilir. Piaget’e göre bu dönemde çocuklar ahlak öncesi dönemde olduklarından yalanı bilişsel olarak kavrayamazlar (Ekşi, 2011). Bu sebeple söylenen yalanlar bilinçsiz olarak söylendiğinden bir bozukluk olarak nitelendirmek doğru olmayacaktır (Karaşahin, 2019).
Yapısal kişilik kuramına göre kişilik üç ana kavramdan meydana gelir: id, ego, süperego. Vicdanı yönlendiren, kişiliğin ahlaki yönü olan süperego, egodan 3-5 yaş civarı ayrılır. Süperegonun oluşmasıyla artık çocuğa yalan söyleme, çalma gibi kötü davranışların yanlış olduğunu söylemeye gerek kalmaz çünkü bunu süperego yapar (Arslan ve arkadaşları, 2015). Bu sebeple ancak6-7 yaş sonrasında devam eden yalan söyleme davranışı bir sorun olarak nitelendirilebilir.
Erken çocukluk döneminde çocukların hayali arkadaşları olabilir, olmayan şeyleri varmış gibi anlatabilirler, rüya ile gerçeği ayırt edemeyebilirler. Bunun sebebi aldatma niyeti değil, çoğunlukla hayal güçlerinin çok geniş olmasıdır. Buna ek olarak, ebeveynlerin yalan söyleyerek çocuğa rol model olması, anne-babanın bu davranış üzerinde çok durması sebebiyle onların dikkatini çekme, şiddetten ve cezadan kaçınma, sürekli eleştirilme, kıyaslanma gibi sebeplerden ötürü yalan söyleme davranışı gelişebilir. Ancak bu sayılanlar çoğunlukla 6 yaş sonrasında görülen yalan söyleme davranışının sebepleridir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, erken çocukluk döneminde bu davranışın sebebi genellikle hayal gücünün çok geniş olmasıdır. Bu dönemde yalan söyleme davranışıyla baş etmek için ebeveynlerin çocuğun üstüne gitmemesi ve onları korkutmaması faydalı olacaktır. Yapılan çalışmalar, hiçbir sorunu çözmek için ceza yöntemi kullanmadığımız gibi yalan söyleme davranışı için de çocuğa ceza vermenin davranışı değiştirmek üzerinde bir etkisi olmadığını göstermiştir. Bunun yerine, çocuğa davranışının sonuçları olduğunu göstermek gereklidir. Örneğin, dört yaşındaki İnci yanlışlıkla duvarı karaladığı konusunda yalan söylediyse, ebeveynin lekeyi temizlerken İnci’den yardım etmesini istemesi uygun bir seçenek olabilir. Ayrıca kitaplar yoluyla çocuğa yalanın neden kabul edilemez olduğu ve nasıl zararlar verebileceği anlatılabilir, çocuğun ihtiyacını fark etmeye yönelik sorular sorulabilir. Örneğin, uzaktan kumandalı bir arabası olmadığı halde olduğunu söyleyen çocuğa “Uzaktan kumandalı araban olmasını ister miydin?” gibi sorular sorularak isteğini ortaya çıkarması sağlanabilir. Kitap önerisi: Ali’ye Göre Gerçek – Tim Hopgood & David Tazzyman
Sevgiler,
Psk. & Uzm. Aile Danışmanı
İyem Çiftci
Kaynakça
Arslan, E., Angın, D., Yazıcı, Z., Kaçan, M., Kanak, M., Kılıçgün, M., & Yapıcı, M. (2015). Erken çocukluk döneminde gelişim. Ankara: Eğiten Kitap Yayıncılık.
Ekşi, A. (Ed.). (2011). Ben hasta değilim: çocuk sağlığı ve hastalıklarının psikososyal yönü. Yaşam Dönemleri ve Uyum Sorunları (2. Baskı) içinde (s. 81-110). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Karaşahin, N. (2019). Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden çocuklarda görülen problem davranışlar ile annelerinin eleştirel düşünme becerisi arasındaki ilişkinin incelenmesi (Master’s thesis, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü).
Hepimizin pek çok duygusu var. Zaman zaman onlarla ne yapacağımızı bilemiyoruz. Duygularla ne yapacağımızı bilmek duygusal açıdan zeki, kendine şefkat gösteren ve dayanıklı insanlar olmamıza yardımcı oluyor (Uyanık ve Çevik, 2020). Bu beceri de diğer pek çok beceri gibi küçük yaşta gelişmeye başlıyor. O yüzden duygularla ilgili bazı temel bilgileri çocuklara da öğretmek akıllıca oluyor! …
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …
Hayal mi Gerçek mi?
Hayal mi Gerçek mi?
“Bugün okulda Üzüm ile çok güzel oynadıklarını söyledi fakat annesinden tesadüfen öğrendim ki Üzüm bugün okula bile gelmemiş. Yalan söylemeyi nerden öğrendi bu çocuk?”
“Arkadaşıyla konuşurken benim kardeşim var, biz de onunla oynuyoruz dediğini duydum. Kardeşi bırakın kendinden küçük kuzeni bile yok ki bu çocuğun etrafımızda…”
Bu cümleler ve niceleri ebeveynlerden dönem dönem duyduğum “Nerden çıktı şimdi bu yalan söylemek?” temalı ve bir sürü haklı endişe içeren cümleler.
Gelin, okul öncesi dönemde yalan söyleme neden olduğuna birlikte bakalım.
Erken çocukluk döneminde yalan söyleme davranışı bir uyum sorunundan çok hayal gücünün dışavurumu olarak nitelendirilir. Piaget’e göre bu dönemde çocuklar ahlak öncesi dönemde olduklarından yalanı bilişsel olarak kavrayamazlar (Ekşi, 2011). Bu sebeple söylenen yalanlar bilinçsiz olarak söylendiğinden bir bozukluk olarak nitelendirmek doğru olmayacaktır (Karaşahin, 2019).
Yapısal kişilik kuramına göre kişilik üç ana kavramdan meydana gelir: id, ego, süperego. Vicdanı yönlendiren, kişiliğin ahlaki yönü olan süperego, egodan 3-5 yaş civarı ayrılır. Süperegonun oluşmasıyla artık çocuğa yalan söyleme, çalma gibi kötü davranışların yanlış olduğunu söylemeye gerek kalmaz çünkü bunu süperego yapar (Arslan ve arkadaşları, 2015). Bu sebeple ancak 6-7 yaş sonrasında devam eden yalan söyleme davranışı bir sorun olarak nitelendirilebilir.
Erken çocukluk döneminde çocukların hayali arkadaşları olabilir, olmayan şeyleri varmış gibi anlatabilirler, rüya ile gerçeği ayırt edemeyebilirler. Bunun sebebi aldatma niyeti değil, çoğunlukla hayal güçlerinin çok geniş olmasıdır. Buna ek olarak, ebeveynlerin yalan söyleyerek çocuğa rol model olması, anne-babanın bu davranış üzerinde çok durması sebebiyle onların dikkatini çekme, şiddetten ve cezadan kaçınma, sürekli eleştirilme, kıyaslanma gibi sebeplerden ötürü yalan söyleme davranışı gelişebilir. Ancak bu sayılanlar çoğunlukla 6 yaş sonrasında görülen yalan söyleme davranışının sebepleridir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, erken çocukluk döneminde bu davranışın sebebi genellikle hayal gücünün çok geniş olmasıdır. Bu dönemde yalan söyleme davranışıyla baş etmek için ebeveynlerin çocuğun üstüne gitmemesi ve onları korkutmaması faydalı olacaktır. Yapılan çalışmalar, hiçbir sorunu çözmek için ceza yöntemi kullanmadığımız gibi yalan söyleme davranışı için de çocuğa ceza vermenin davranışı değiştirmek üzerinde bir etkisi olmadığını göstermiştir. Bunun yerine, çocuğa davranışının sonuçları olduğunu göstermek gereklidir. Örneğin, dört yaşındaki İnci yanlışlıkla duvarı karaladığı konusunda yalan söylediyse, ebeveynin lekeyi temizlerken İnci’den yardım etmesini istemesi uygun bir seçenek olabilir. Ayrıca kitaplar yoluyla çocuğa yalanın neden kabul edilemez olduğu ve nasıl zararlar verebileceği anlatılabilir, çocuğun ihtiyacını fark etmeye yönelik sorular sorulabilir. Örneğin, uzaktan kumandalı bir arabası olmadığı halde olduğunu söyleyen çocuğa “Uzaktan kumandalı araban olmasını ister miydin?” gibi sorular sorularak isteğini ortaya çıkarması sağlanabilir.
Kitap önerisi: Ali’ye Göre Gerçek – Tim Hopgood & David Tazzyman
Sevgiler,
Psk. & Uzm. Aile Danışmanı
İyem Çiftci
Kaynakça
Arslan, E., Angın, D., Yazıcı, Z., Kaçan, M., Kanak, M., Kılıçgün, M., & Yapıcı, M. (2015). Erken çocukluk döneminde gelişim. Ankara: Eğiten Kitap Yayıncılık.
Ekşi, A. (Ed.). (2011). Ben hasta değilim: çocuk sağlığı ve hastalıklarının psikososyal yönü. Yaşam Dönemleri ve Uyum Sorunları (2. Baskı) içinde (s. 81-110). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Karaşahin, N. (2019). Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden çocuklarda görülen problem davranışlar ile annelerinin eleştirel düşünme becerisi arasındaki ilişkinin incelenmesi (Master’s thesis, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü).
Related Posts
Hepimizin pek çok duygusu var. Zaman zaman onlarla ne yapacağımızı bilemiyoruz. Duygularla ne yapacağımızı bilmek duygusal açıdan zeki, kendine şefkat gösteren ve dayanıklı insanlar olmamıza yardımcı oluyor (Uyanık ve Çevik, 2020). Bu beceri de diğer pek çok beceri gibi küçük yaşta gelişmeye başlıyor. O yüzden duygularla ilgili bazı temel bilgileri çocuklara da öğretmek akıllıca oluyor! …
Bağlanmada Oyunun Yeri
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …
Bağlanmada Oyunun Yeri
Bağlanmada Oyunun Yeri Çocukla güvenli bağlanmanın sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmaktaki önemini artık pek çoğumuz biliyoruz. Fakat çocukla bağımızın nasıl geliştirebileceği konusunda kafalar bazen karışabiliyor. Bu yazıda, bağlanmada oyunun yerinden bahsederek bu kafa karışıklığını gidereceğimizi umuyorum. Solter (2013), çocukla yapılan eğlenceli aktivitelerin çocukların neşelenmesini sağlarken aynı zamanda stresi azaltabildiğini, bağlanmayı güçlendirebildiğini ve davranış problemlerini çözebildiğini …